Allah'ıin Sifatlari
Her Müslümanın, Allah'ın bütün kemāl sıfatlarına sahip, noksan sıfatların
hepsinden de uzak olduğuna inanması farzdır.
TENZİHİ ve Selbi Sıfatlar
Vücūd
Kıdem
Beka
Muhalefetün lil-havādis:
Kıyam Bi-nefsihī
Vahdaniyet
ZĀTĪ ve SÜBŪTĪ SIFATLAR
Hayāt
İlim
İrāde
Kudret
Tekvin
Sem' ve Basar
Kelām
--------------------------------------------------------------------------------
Vücūd
Bu sıfat, Allah Teālā'nın vār olduğunu ifāde eder. Allah Teālā'nın varlığı
başka bir varlığa bağlı olmayıp, zātının īcabıdır. Yani vücūdu, zātıyla
kaimdir ve zātının vācib bir sıfatıdır. Bu sebeble Hak Teālā'ya Vācibü'l-Vücūd
denilmiştir. Bāzı Kelām ālimleri, Vücūd sıfatına, sıfat-ı nefsiyye adını
vermişlerdir. Vücūd'un zıddı olan adem (yok olma) Allah Teālā hakkında
muhaldir. Allah'ın yok olduğunu iddiā etmek, kāinatı ve iēindeki varlıkları
inkār etmeyi gerektirir. Ēünkü her şey'i yaratan ve vār eden O'dur.
--------------------------------------------------------------------------------
Kıdem
Kıdem, Allah Teālā'nın varlığının başlangıcı olmaması demektir. Allah
Teālā kadīmdir, ezelīdir. Yani önce yok iken sonradan vār olmuş değildir.
Geēmişe doğru ne kadar gidilirse gidilsin, Cenāb-ı Hakk'ın vār olmadığı
bir an, bir zaman, tasavvur edilemez. Aslında zaman ve mekānı yaratan
da O'dur. Allah Teālā zaman ve mekān kayıtlarından münezzeh, ezelī ve
kadīm bir Zāt-ı Zülcelāldir. Kıdem'in zıddı olan hudūs (sonradan olma,
belli bir zamanda yaratılma) Allah Teālā hakkında muhaldir.
--------------------------------------------------------------------------------
Beka
Beka, Allah Teālā'nın varlığının sonu olmaması, daima var bulunması demektir.
Allah Teālā'nın varlığının başlangıcı olmadığı gibi, sonu ve nihayeti
de yoktur. O hem kadīm ve ezelī, hem de bāki ve ebedīdir. Zāten kıdemi
sābit olan bir varlığın, bekası da vācib olur. Beka'nın zıddı fena, yani,
bir sonu olmaktır. Bu ise, Allah Teālā hakkında muhaldir.
--------------------------------------------------------------------------------
Muhafeletün lil-Havādis
Allah'ın, sonradan vücud bulan varlıklara benzememesi demektir. Allah
Teālā ne zātında, ne de sıfatlarında kendi yarattığı varlıklara benzemez.
Biz Allah'ı nasıl düşünürsek düşünelim, O, hātır ve hayālimize gelenlerin
hepsinden başkadır. Ēünkü hātıra gelenlerin hepsi hādis, yani, sonradan
yaratılmış, yok iken vār edilmiş şeylerdir. Allah Teālā ise, vücūdu vācib,
kadīm ve bākī, her şeyden müstağnī, her türlü noksandan uzak, bütün kemāl
sıfatlara sahip olan İlāhī ve mukaddes bir zātdır. Şübhe yok ki, böyle
yüce bir Zāt, önce yok iken sonra vār olan, bil'āhare tekrar zeval bulan
varlıklara benzemez. Nitekim Cenāb-ı Hak kendi zātını Kur'ān-ı Kerīm'de:
arapēa var. "Onun "Hak Teālā'nın) benzeri yoktur. O, her şey'i
işitici ve görücüdür" (Şūra 11) sözleriyle tavsif etmiştir. Peygamber
Efendimiz de (asm) bu mānayı te'yiden: "Her ne ki senin aklına geliyor,
işte Allah Teālā onun gayrısıdır" buyurmuştur.
--------------------------------------------------------------------------------
Kıyam Bi-nefsihī
Allah Teālā'nın, başka bir varlığa ve hiēbir mekāna muhtaē olmadan zātı
ile kaim olması demektir. Mevcudatın hepsi, sonradan vücuda gelmiştir.
Bu sebeble de bir Yaradana ve bir mekāna muhtaēdırlar. Buna mukabil her
şeyin yaratıcısı olan Allah Teālā'nın vücūdu, zātının gereğidir ve varlığı
hiēbir şey'e muhtaē değildir. Şayet Allah da vār olabilmek iēin başka
bir varlığa muhtaē olsa idi, O da mahlūk olur ve her şey'in Hālikı ve
başlangıcı olmazdı. Halbuki O, her şey'in Hālikı ve yaratıcısıdır. O'ndan
başka her şey mahlūktur. Hālık ise, mahlūkuna asla muhtaē olmaz.
--------------------------------------------------------------------------------
Vahdaniyet
Vahdaniyet, Allah'ın bir olması demektir. Vahdaniyet, Allah Teālā'nın
kemal sıfatlarının en önemlisidir. Ēünkü bu sıfat, Allah Teālā'nın zātında,
sıfatlarında, fiillerinde bir olduğunu; saltanat ve icraatında ortaksız
bulunduğunu ifade etmektedir.
--------------------------------------------------------------------------------
ZĀTĪ ve SÜBŪTĪ SIFATLAR
--------------------------------------------------------------------------------
Hayāt
Cenāb-ı Hakk'ın hayat sāhibi olması, hayat sıfatiyle muttasıf bulunması
demektir. Cenāb-ı Hak hakkında vācib olan bu sıfat, mahlūkatta görülen
ve maddenin ruh ile birleşmesinden doğan geēici ve maddī bir hayat olmayıp
ezelī ve ebedīdir. Bütün hayatların kaynağı olan hakikī hayattır. Hayat
sıfatı, İlim, İrāde, Kudret gibi kemāl sıfatlariyle yakından ilgilidir.
Bu sıfatların sāhibi bir zātın, hayat sāhibi olması zarurīdir. Ēünkü ölü
bir varlığın ilim, irade ve kudret gibi kemālātın sāhibi olacağı düşünülemez.
Bunun iēindir ki, hayat sıfatını, Cenāb-ı Hakk'ın ilim, irade ve kudret
gibi sıfatlarla vasıflanmasını sağlayan ezelī bir sıfattır, diye tārif
etmişlerdir. Hayat sıfatının zıddı memāt, yani, ölü olmaktır. Bu ise Allah
hakkında muhaldir.
--------------------------------------------------------------------------------
İlim
Allah Teālā'nın her şey'i bilmesi, ilminin her şey'i kuşatması demektir.
Bu ālemi en güzel şekilde, en mükemmel bir nizām üzere yaratan ve onu
idare eden Zāt-ı Akdes'in, yarattığı varlığı en ince teferruatına kadar
bilmesi gerekir. Zira hakikatı, faydası, lüzum ve hikmeti bilinmeyen bir
şey, nasıl yaratılabilir? O halde yaratıcının bir şey'i yaratabilmesi
iēin, evvelā ilim sāhibi olması, sonra o ilmin icablarına göre yaratması
şarttır. Bundan başka, īman ve sālih amel sāhiplerini mükāfatlandırmak,
isyan eden ve kötü yolda olanları da cezalandırmak, ancak bu kimselerin
yaptıklarını bütün teferruatı ile bilmekle mümkündür. İlmin zıddı cehil,
gaflet ve unutkanlıktır. Bütün bunlar Hak Teālā hakkında muhaldir.
--------------------------------------------------------------------------------
İrāde
Allah'ın bir şey'in şöyle olup da böyle olmamasını dilemesi; her şey'i
dilediği gibi tayin ve tesbit etmesi demektir. Allah Teālā kāmil bir irāde
sahibidir. Bu kāinatı ezelī olan irādesine uygun olarak yaratımştır. Bu
kāinatta olmuş ve olacak her şey Allah'ın dilemesi ve irāde etmesiyle
olmuş veya olacaktır. O'nun her dilediği mutlaka olur, dilemediği de asla
vücūd bulmaz. Bu hususta Kur'an'da:
"Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmederse (yani onu dilerse) ona ancak 'ol' der, o da oluverir" (Āl-i İmrān, 47) buyrulur.
Hadīs-i şerīfte de: "Allah'ın dilediği oldu, dilemediği de olmadı" denilmiştir. İrāde sıfatından başka meşīet adında müstakil bir sıfat yoktur.
--------------------------------------------------------------------------------
Kudret
Kudret, Hak Teālā'nın varlıklar üzerinde irāde ve ilmine uygun olarak
te'sir ve tasarruf etmesi, her şey'i yapmağa ve yaratmaya gücü yetmesi
demektir. Allah Teālā'nın sonsuz bir kudret sahibi olduğuna ve her şey'e
kadir bulunduğuna, görmekte olduğumuz şu kāinat ve ihtiva ettiği güzellik
ve şaşmaz nizam en büyük delildir.
--------------------------------------------------------------------------------
Tekvin
Tekvin; īcad ve yaratma demektir. Tekvin'i mādum (yok) olan bir şey'i
yokluktan ēıkarmak, vücūda getirmek diye īzah etmişlerdir. Tekvin, Ehl-i
Sünnet'in iki hak itikadī mezhebinden biri olan Mātüridīlere göre, ilim,
irade ve kudret sıfatından ayrı bir sıfattır. Yine Mātüridīlere göre,
Hak Teālā'nın yaratmak, rızık ve nimet vermek, azāb vermek, diriltmek,
öldürmek gibi bütün fiilleri, tekvin sıfatına rācidir. Onun eser ve tecellīsi
sayılır. Bunlara sıfat-ı fi'liyye (fiilī sıfatlar) da denilir. Kudret
ve tekvin, birer kemal sıfatı olup zıdları olan acz, Allah hakkında muhaldir.
Eş'arīlere göre ise: Allah'ın tekvin sıfatı diye ayrı, müstakil bir sıfatı
yoktur. Tekvin, kudret sıfatının makdūrata (yaratılması takdīr edilmiş
şeylere) yaratma ānında taallūkundan ibarettir. Yani tekvin, kudret sıfatı
iēinde itibarī bir vasıf olmaktadır. Allah Teālā'ya Mükevvin isminin verilmesi,
O'na, kudret sıfatından ayrı, Tekvin adında bir sıfatın isnād edilmesini
gerektirmez. İcad etmek, yaratmak, bilfiil vücuda getirmek, Hak Teālā'nın
Kudret sıfatıyla olur. Mātüridīler Tekvin sıfatını Kudret sıfatından ayrı
bir sıfat kabūl ettiklerinden, zātī ve sübūtī sıfatları 8 olarak sayarlar.
Eş'arīlere göre ise bu sıfatlar 7'dir (Sıfāt-ı Seb'a).
--------------------------------------------------------------------------------
Sem've Basar
Allah'ın her şey'i işitip, her işi görmesi demektir. Sem' ve basar sıfatları
da Allah'ın ezelī ve ebedī kemāl sıfatlarındandır. Allah'ın işitip görmesine,
uzaklık - yakınlık, gizlilik - aēıklık, karanlık - aydınlık gibi mefhumlar
bir engel teşkil edemezler. O, iēimizdeki fısıltıları, kalbden ve gönülden
yaptığımız duaları işitir. Hikmetine uygun şekilde karşılık verir. Hak
Teālā'nın Semī' ve Basīr, yani, her şey'i en iyi işitici ve en iyi görücü
olduğu, Kur'ān-ı Kerīm'de defalarca zikredilmiştir. Sem' ve Basar sıfatları
birer kemāl sıfatı olduğundan, zıdları olan a'mālık (görmemek) ve sağırlık
(işitmemek) Zāt-ı Bārī hakkında muhal olan noksan vasıflardandır.
--------------------------------------------------------------------------------
Kelām
Allah Teālā'nın harfe ve sese muhtaē olmadan konuşması demektir. Allah
Teālā'nın kelām, yani, söyleme, konuşma sıfatı vardır. Bu sıfat ezelī
ve ebedīdir. Bu sebeble Allah'a Mütekellim denilir. Kur'ān-ı Kerīm'e de
Kelāmullah tabir edilir. Allah'ın peygamberlerine bildirdiği vahiyler,
onlara verdiği İlāhī kitablar, mahlūkatına gönderdiği ilhamlar, hep O'nun
Kelām sıfatının bir tecellīsidir.